Hafta sonu iki önemli büyük kongre vardı.
Biri Türkiye’nin köklü spor kulüplerinden Fenerbahçe’nin kongresiydi.
Diğeri Türkiye’nin köklü siyasi partisi CHP’nindi.
Fenerbahçe’nin de CHP’nin de ortak özelliği, bu Cumhuriyetin kuruluşuna tuğla koymuş olmalarıydı.
Ben bugün iki kongrenin hepimize verdiği en önemli derse dikkatinizi çekmek istiyorum. O da DEMOKRASİYE GİRİŞ DERSİ.
***
Fenerbahçe on binlerce kongre üyesi, milyonlarca taraftarı olan bir takım.
Futbol endüstri haline geldiği için büyük paralar dönüyor ve Fenerbahçe de aynı zamanda iktisadi bir yapıya sahip.
Gazeteci büyüğümüz Yalçın Doğan’ın tarifiyle FENERBAHÇE CUMHURİYETİ...
O nedenle kulübün yönetimi son derece önemli.
Haliyle yönetimin belirlenme süreci de bir o kadar önemli.
Geçen hafta sonu Fenerbahçe camiası büyük bir olgunlukla sandığa gitti ve Ali Koç ile Saadettin Saran arasında bayrak değişimi oldu.
Koç gitti, Saran geldi.
Konuştuğum ve önceki iki seçimde Ali Koç’a oy veren birçok Fenerbahçeli arkadaşım bu defa Saran’a oy vermişti. Çoğu, gerekçelerini sorduğumda iki gerekçe sundu:
1 - Takım 7 yıldır hiç şampiyon olamadı. Yönetim başarısız oldu.
2 - Ali Koç, MHP’ye duyduğu sempatiyi çok öne çıkardı ve ülkü ocaklarının Ali Koç’a destek açıklaması sürece siyasetin karışmasına neden oldu.
***
CHP’de de bine yakın delege pazar günü sandığa gitti ve hem Özgür Özel’i yeniden Genel Başkan seçti hem de Özel’in oluşturduğu blok listeyi onaylayarak Parti Meclisi’ne (tek kişilik değişiklikle) “aynen devam” dedi.
Bu arada yaklaşık 292 delege Kurultaya gelmeyerek ya da boş oy kullanarak Özel’e ve ekibine destek vermediklerini belli etti.
Biraz önce paylaştığım bilgiler ışığında CHP kurultayını da iki maddeyle özetleyebiliriz.
1) İki milyona yakın üyesiyle binlerce ilçe/il delegesiyle, kongre delegeleriyle, milletvekilleriyle, belediye başkanlarıyla CHP ailesi partiye yönelik her türlü baskıya rağmen 19 Mart’tan bu yana büyük bir liderlik gösteren Özgür Özel’in yanında durdu. Güvenoyu verdi.
2) Özgür Özel’in parti içi birliği tam olarak sağlayamadığı anlaşıldı. Beş delegeden biri iktidarın, devlet ve yargı eliyle CHP’ye yaptığı bütün baskılara rağmen Özel’in yanında durmayacak kadar gönül kırıklığı içinde.
***
Demokrasi işte böyle bir şey.
- Eminim Ali Koç yenilgiden sonra sıcağı sıcağına, yaptığı hataların muhasebesini yapıyordur.
Ne oldu da Aziz Yıldırım gibi bir efsaneyle yarışarak kazandığı Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanlığı seçimini bu defa kaybetti?
Bu soruya yanıt arıyordur.
- Eminim, CHP kurultayının yapılmaması için uğraşan, CHP’ye seçimle değil mahkeme kararlarıyla Genel Başkan, İl Başkanı ya da yönetici olmak isteyenler de CHP kurultayı sonrasında “ben niye gaza geldim, niye birkaç haftalık bir şöhret için neden bu duruma düştüm” diye düşünüyordur.
Bu arada belki Özgür Özel de bunca direnişe bunca zorluğa rağmen kendisine destek vermeyecek kadar gönlü kırık olan partililerin gönlünü kazanmak için yollar aramaya başlamıştır.
***
CHP’nin ve Fenerbahçe’nin büyük kongreleri herkesi için Demokrasiye Giriş dersi kadar kıymetli.
Bakmayın siz AK Parti’nin demokrasi ve demokratlık söylemlerine.
Hepsi hikâye.
Ne milletin iradesini önemsiyorlar artık ne demokrasiyi.
Zaten baksanıza, yine Ankara’dan düğmeye bastılar ve onlarca AK Parti il/ilçe yöneticisi Ankara’dan gelen talimatlarla istifa etmek zorunda kaldı.
Parti içinde Demokrasinin “D”si olmayan böyle bir partinin ülkeye demokrasi getirmesi zaten hayal değil midir?
CHP ve Fenerbahçe’nin hafta sonu verdiği Demokrasiye Giriş dersine en çok AK Parti kurmayları ihtiyaç duyuyor.