Kendisinden izin almadığım için adını yazmadığım bir okuyucum şu anda hapiste tutulan belediye başkanlarının 31 Mart 2024 tarihindeki yerel seçimlerde aldıkları oylara dikkatimi çekti.
Toplama işlemini birlikte yapalım; önce belediye başkanlarının aldıkları oylar:
Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer: 227 bin 608 oy.
Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat: 66 bin 17 oy.
Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köseler: 68 bin 453 oy.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu: 4 milyon 438 bin 727.
Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan: 99 bin 921 oy.
Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık: 112 bin 163 oy.
Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün: 74 bin 772 oy.
Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hakan Bahçetepe: 107 bin 636 oy.
Avcılar Belediye Başkanı Utku Caner Çaykara: 121 bin 250 oy.
Ceyhan Belediye Başkanı Kadir Aydar: 40 bin 758 oy.
Seyhan Belediye Başkanı Oya Tekin: 158 bin 116 oy.
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek: 706 bin 877 oy.
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar: 550 bin 531 oy.
Şile Belediye Başkanı Özgür Kabadayı: 16 bin 302 oy.
Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney: 60 bin 361 oy.
Bayrampaşa Belediye Başkanı Hasan Mutlu: 73 bin 850 oy.
Bu oyların toplamı 6 milyon 923 bin 342 ediyor.
Bu rakama Büyükçekmece Başkan Vekili Ahmet Şahin’in tutuklanmasından sonra mükerreren 74 bin 772 oy daha ekleyebilir miyiz, emin olamadığım için onu eklemedim.
CHP’li belediye başkan adayları, 2024 belediye başkanlıkları seçimlerinde 17 milyon 391 bin 548 oy almıştı.
Bu durumda halkın yüzde 40’ının oy verdiği belediye başkanlarının bugün itibariyle hapiste olduğunu görüyoruz.
Eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in 2019’da aldığı oyu da ekleyecek olursak (1 milyon 550 bin 192) yüzde 50’ye ulaşıyoruz.
İktidarın politika aracı haline gelen Adliye eliyle milletin verdiği oylar birer birer geçersiz hale getirilip, belediyelere çökülmek isteniyor.
30 Ekim 2024 günü Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer ile başlatılan sürecin bu noktada durmayacağını, devam edeceğini de söyleyebiliriz.
“Adli soruşturma” tehdidinin belediye başkanı transferi için kullanışlı bir araç haline geldiğini de hatırlayalım.
Bu tablo “seçim sonuçlarını tanımıyorum” demenin bir versiyonu olsa gerek.
Bakalım rejim o noktaya da gelecek mi?
* * *
Hukuksuzluğa direnmek haktır
Çağlayan’da toplanan CHP’liler Anayasa’dan doğan bir hakkı kullanıyorlardı. Bu hak, idari bir kararla kaldırılamaz, yok sayılamaz
C
CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik'in de aralarında bulunduğu toplam 26 kişi 22 Eylül'de hâkim karşısına çıktı
CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ile 26 CHP’li, dün “görevi yaptırmamak için direnme ve izinsiz gösteriye katılıp uyarıya rağmen dağılmama, kasten yaralama, kamu malına zarar verme” suçlamaları ile mahkemedeydiler.
Çelik, üç ayrı davada toplam 21 yıl hapis cezası istemiyle yargılanıyor.
Bizim memlekette otobüsle bir kahvehaneye dalıp, insanları öldürseniz bu kadar yatmazsınız.
Çelik yargılanıyor çünkü suçları çok ağır.
Bu en genel tanımıyla “siyaset yapma” suçunu oluşturuyor.
Aynı zamanda memlekette bir anayasanın ve ona uygun olarak çıkarılmış kanunların bulunduğunu zannetmesi de söz konusu ki bu suç mudur, gaflet midir; bilemedim.
Savcılar suç olduğunu düşünüyor, mahkeme de “böyle suç olur mu” demeyip yargılıyor.
Aslına bakarsanız dün mahkeme salonunda olması gerekenler, Anayasal bir hakkı kullananları engellemek üzere o gün Çağlayan’a gönderilen polis birliklerini sevk ve idare edenlerdi.
Bütün kanunlarımızın anasına göre “kamu görevlileri, görevlerini yerine getirirlerken amirlerinden aldıkları emir hukuka aykırı ise yerine getirmemek hakkına” sahiptir.
Türk Ceza Kanunu’nun 24. maddesine göre “konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. Aksi takdirde yerine getiren ile emri veren sorumlu olur.”
Söz konusu polis amirlerine kanuna aykırı emri verenler İçişleri Bakanı, İstanbul Valisi ya da İstanbul Emniyet Müdürü olabilir. Emri kimin verdiğini bilemiyoruz.
Söz konusu olayın olduğu gün Çağlayan’da toplanan CHP’liler Anayasa’dan doğan bir hakkı kullanıyorlardı.
Bu hak, idari bir kararla kaldırılamaz, yok sayılamaz.
O gün “izinsiz gösteri düzenleyip uyarıya rağmen dağılmama” diye bir suç olmaz çünkü gösteri düzenlemek için izin almak gerekmiyor.
AİHM’nin ve bizim Anayasa Mahkemesi’nin bu tür hak ihlalleri kararlarını toplasak kocaman kitap olur.
Anayasa’nın başlangıç bölümünde “Türk Milleti tarafından, demokrasiye aşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi” edildiği yazılı.
“Demokrasiye aşık Türk evlatlarının”, yok sayılan demokratik haklarını kullanmak istemeleri suç sayılamaz.
İdarenin hukuka aykırı eylemleri ve işlemlerine direnmek bir haktır.
Kant’ın sözünü kulağımıza küpe yapalım:
“İnsan, kanunlardan başka hiç kimseye itaat etmek zorunda olmadığı zaman hürdür.”