Fehmi Koru

​​​​​​​Gazze harap olduktan sonra, Filistin Devleti…

Günlük dilimizde vaktiyle daha sık kullandığımız bir deyim bugünlerde yaşananlara bir farkla tıpatıp uyuyor…“Ba’de harabi’l Basra” veya yaygın kullanımıyla “Bade harabül Basra” deyimi…Kim bilir hangi yenilgiden sonra edilmiş boş laflar üzerine kullanıma girmiş deyimin anlamı şu: “Basra harap olduktan sonra…”İsrail tarafından hastaneleri ve okullarına varana kadar binaları yerle bir edilmiş, insanları katledilmiş, çocukları açlığa mahkum edilmiş Gazze, katliama iki yıl boyunca seyirci kalmış bazı ülkeler tarafından hatırlanmış…Kanada, İngiltere, Avustralya, Fransa ve Portekiz, Gazze’nin bir parçası olduğu Filistin’i devlet olarak tanımaya karar verdiklerini açıkladılar…Gazze harap olduktan sonra…Yalnızca Gazze de değil Filistin’de İsrail saldırılarına hedef olan; işgal altındaki Batı Şeria’da yaşayanlar da İsrail ordusu ve tepeden tırnağa silahlı yerleşimciler tarafından yerlerinden ediliyor…Gazze iki milyon Filistinli’den boşaltıldığında, Amerikalı müteahhitler, ABD başkanı Donald Trump’ın hayali olan, “Gazze’yi Ortadoğu’nun Riviera’sı yapmak” amacıyla sahil bölgesine koşacaklar…Eş-zamanlı olarak, İsrailli yerleşimciler de, Batı Şeria’daki kamplardan sürdükleri, köylerdeki evlerinden çıkardıkları Filistinlileri Ürdün’e kovma işlemine hız verecekler…Bu durumda hangi Filistin devleti tanınacak?Netanyahu’nun 7 Ekim 2023 Hamas eylemini ‘ilahi bir fırsat’ olarak tanımladığı biliniyor.
Fehmi Koru

Bölgede olanın adı ‘nihai çözüm’ değilse, ne?

Çoğu Arap ülkelerinden oluşan İslam dünyasının liderleri Katar/Doha’da acil bir Arap-İslam Zirvesi’nde bir araya geldiler ve bir hafta önce İsrail tarafından konuk ülkeye karşı girişilmiş saldırıyı kınadılar.İsrail’in Katar’a saldırısı ‘korkakça’ olarak nitelendi İslam Dünyası liderleri tarafından…Katar’ın muhatap edildiğine benzer saldırıların herhangi bir İslam ülkesine yapılması durumunda ‘caydırıcı tedbirler’ uygulanacakmış…Gazze’de, İsrail’in, soykırım, etnik temizlik, açlığa mahkum etme, yerleşim yerlerini yaygınlaştırma ve genişleme politikaları uyguladığını tek tek sayan toplantı bildirgesi, bu yöntemin bölgedeki barış arayışlarını zayıflattığını da kayda geçirmiş…İstenen, İsrail’in 1967 öncesi topraklarına çekildiği ve bir de yanında başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin Devleti’nin kurulmasına razı olduğu bir çözüm…Liderler, ‘iki devletli çözümü’ zorlamayı öngören sayısız kararların alındığı Birleşmiş Milletler’i (BM) göreve davet etmişler…Hani, İsrail’in Gazze’ye karşı giriştiği saldırılarda uyguladığı yöntemleri daha ilk günden ‘soykırım’ ve ‘etnik temizlik’ olarak belirlemiş, yerleşimcilerin aşırılıklarını kınayıp duran BM’den bekleniyor müzaheret…BM genel sekreteri António Guterres de, gelecek hafta New York’ta 150 devlet ve hükümet başkanının katılacağı BM Zirvesi öncesi düzenlediği basın toplantısında, “Artık ciddileşip gereğini yerine getirme zamanı geldiğini” duyurarak çaresizliğini dün ilan etti zaten…O da lafazanlıkla sonuç alınamayacağının farkında…İki yıl aradan ve bir hesaba göre 70 bin, bir başka hesaba göre 300 bin can Gazze’de hayatlarını kaybettikten sonra…BM’ye ev-sahipliği yapan ABD, Gazze’de ‘soykırım’ ve ‘etnik temizlik’ sürdüren Netanyahu’nun sırtını sıvazlayıp ‘Filistin devlet başkanı’ unvanlı Mahmud Abbas’a ve ekibine vize yasağı getirebildi.
Fehmi Koru

Her işi tadında bırakmak gerek…

Nurlar içinde yatası rahmetli annem, kardeşler olarak birbirimizle biraz fazla didiştiğimizde, büyükleri olan bana döner ve “Tadında bırak oğlum, kendini de sakatlayabilirsin” derdi.Çok sonraları, köle olan Yunan filozof Epiktetos’un hayatını okurken annemin öğüdüyle yarışabilecek bir olayla karşılaşmıştım: Zalim sahibi, Epiktetos’a ders vermek istediğinde, kölesinin bacağını bir cendere içine sıkıştırıp çevirir de çevirirmiş… Sonuncusunda, “Kıracaksın” diye sahibini uyarmış Epiktetos ve bacağı kırılmış…Her şeyin bir sınırı var; o sınır korunmazsa işler sarpa sarabilir…İstanbul/Esenyurt’ta başlayıp oradan beş-altı ilçe belediyesi ile birlikte esas hedef olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne uzanan CHP’li belediyeleri ‘silkeleme’ girişimi, ‘turpun büyüğü’ benzetmesiyle başka belediyelere de uzanacağı ifade edildikten kısa süre sonra İzmir’e kaydığında aklıma geldi annemin öğüdü…Oradan da Epiktetos’un tarihe geçmiş olayı…HİÇ UYARAN OLMAZ MI?Siyaset alanında son yerel seçimin ardından meydana gelen gelişmeleri bizler gibi izleyen, iktidar içinden ve yakınında yer alanlardan, olan-bitenleri gözlerken rahatsızlık duyanlar yok mudur?Partinin yönetim kademesinden insanlar…Cumhurbaşkanlığı kabinesinin üyeleri…Külliye’de makam odaları bulunan bürokratlar…Görevleri arasında yanlışlıklar gördüğünde bu gözlemlerini paylaşmak da bulunması gereken danışmanlar…Bu saydığım kadrolar içerisinde, iyi eğitim almış, dünya ve Türkiye tarihinden haberdar, bilgili insanların sayısı az değildir hiç kuşkusuz…Sadece o kadar da değil, yarın devran değiştiğinde -ki bugün-yarın olmasa bile bir gün mutlaka değişecektir- şimdi yapılan muamelelere muhatap edilen kişiler ve kadroların, iktidar sahibi haline geldiklerinde, aynı türden muameleleri kendilerine yapmalarından endişe duymaları gerekenleri de yukarıdaki listeye dahil etmek gerekiyor.
Fehmi Koru

New York’taki yarışı bir Müslüman kazandı

Geride bıraktığımız üç haftayı Amerika’da geçirdim. Yalnızca ABD’nin değil dünyanın da pek çok yönden en önemli kenti sayılan New York’ta…İsrail ile İran arasında tehditkar mesajlar teati edilirken…Netanyahu İran’ın nükleer tesisleri ile öndegelen bilim insanlarını yok etmeyi hedef alan saldırılarını sürdürürken…İran ürettiği yüksek etkili füzelerle intikam saldırılarına giriştiğinde…Trump devreye girip B2 savaş uçaklarıyla ve denizden fırlatılan can alıcı füzelerle Netanyahu’yu sevindiren Amerikan saldırılarını başlattığında…Dünyada bunlar yaşanırken, çatışmacı ortamdan hayli uzakta, ancak çatışmaya bayağı yakın bir noktadaydım…‘Savaş’ sözcüğü herkesi rahatsız eder, Amerikalılar gelişmeleri ürküntüyle izliyor…150 gün önce Beyaz Saray’a yeniden taşınmış Donald Trump’ı dört yıl önce bir dönemliğine politikacı kimliğiyle tanımışlardı; yine de şaşkındı Amerikalılar…Görevi üstlenmeden önce başlattığı ‘savaşsız ve terörsüz dünya’ vaatleri eşliğinde, ülkesini yeniden dünyanın en büyük devleti yapma hedefinin tam tersiyle karşı karşıyaydılar…Ağzından çıkanların doğru olması, vaatlerini yerine getirmesi, bir dediğinin daha önce dediğini tekzip etmemesi gereken biri değil Trump…Onun bu özelliğini biliyor Amerikalılar…Dış politikası, ekonomide ülkeyi getirdiği durum, yerin dibine batırdığı selefi Joe Biden ile mukayese edildiğinde, Trump’ın her iki konuda onun hayli gerisinde kalan bir performans sergilediğini de görüyorlar…Görüyor ve kimi bu özellikleri sebebiyle kendisinden nefret ederken, kimi de bu özelliklerini görmezden gelerek söylemlerini önemseyip desteğini sürdürüyor.
336 kayıt, 8 sayfada listelendi..