CHP’de kurultaya itiraz yolda mı, CHP bölünür mü

CHP’de iki farklı eğilim söz konusu.

Önder Sav, ölümsüzlük iksirini keşfetmiş simyacı gibi. Bulduğu formülün mutlak butlan kararını hükümsüz hale getirdiği görüşünde. “Olağanüstü kurultay yapıldı. Mahkemeden mutlak butlan kararı çıkamaz. Mutlak butlan, butlan oldu” tezini savunuyor.

Genel Merkez yönetimi ise daha ihtiyatlı. Mahkemeden mutlak butlan kararı çıkması ihtimaline yüzde 50 şans veriyorlar.

İSTANBUL İL KONGRESİ

CHP, bu tartışmalar arasında bugün İstanbul Olağanüstü İl Kurultayı’nı yapacak.

Son dönemlerde yıldızı parlayan Özgür Çelik, seçime tek aday olarak girecek. CHP’de her şey tersine dönmüş vaziyette. Önce İstanbul İl Kongresi’nin yapılması, sonra büyük kurultayın yapılması gerekiyordu. Ancak Önder Sav’ın bulduğu formülle apar topar büyük kurultayı yaptılar.

Büyük kurultay mutlak butlan kararını işlevsiz hale getirmek için, İstanbul İl Kongresi ise Gürsel Tekin’i göndermek için yapılıyor.

Ancak her siyasi hamle yeni bir sorunu da beraberinde getiriyor.

DELEGELER İTİRAZ EDER Mİ

Olağanüstü kurultayda İstanbul ve Bursa delegelerinin oy kullanması istenmedi. Delegeler de oy kullanmadı. Bundan bazı delegelerin rahatsız olduğu söyleniyor. Hem oy kullanmadılar hem de Parti Meclisi’ne aday olmayı düşünenler varsa aday olamadı. Diyeceksiniz ki zaten blok liste çıktı. Kimse listeyi delmek için aday olmadı. Bu da doğru. Ama benim anlatmak istediğim farklı. Kurultayda oy kullandırılmayan İstanbul ve Bursa delegelerinden ‘Anayasal hakkımız olan seçme ve seçilme hakkımız engellenmiştir’ diye yargıya başvuranlar olabileceği söyleniyor. Olur, olmaz, bilmem. Ayrıca hemen demek ki bunun için hazırlık yapılıyor diye bir tartışmaya konu edilmek de istemem. Sadece bazı delegelerin oy kullanma haklarının engellenmesi nedeniyle rahatsız olduğu, yargıya müracaat etmeyi düşündükleri söylentisi kulağıma geldi. Paylaşmak istedim.

GÜRSEL TEKİN NE YAPACAK

Bakalım bugünkü İstanbul İl Kongresi’nden sonra Gürsel Tekin ne yapacak? Gürsel Tekin, mahkeme kararıyla atandığını, ancak mahkeme kararıyla görevinin sona erebileceğini savunuyor. CHP yönetimi ise kongre yeni il başkanını seçti, Gürsel Tekin’in görevi hükümsüz hale gelmiştir görüşünde. Tabii bu da Önder Sav’ın tezi.

PENTATLON PARKURU GİBİ

Bilirsiniz bir pentatlon parkuru vardır. Bir engeli aşarsınız karşınıza daha büyük bir engel çıkar. Onu aşarsınız bu kez karşınıza İtalyan Çukuru gibi devasa bir engel çıkar.

CHP’nin durumu da ona benziyor. Bir engel bitiyor, daha büyük bir engel başlıyor.

CHP şu ana kadar iyi mücadele etti. Özgür Özel, sürecin ruhuna uygun bir siyasi söylem ve eylem tarzı geliştirdi. Bunda başarılı da oldu. Parti bölünmedi. Hatta taban daha çok konsolide oldu.

İMAMOĞLU PARTİSİ

Ama bu çalkantılar CHP’yi sarsıyor. CHP, zaten şu anda fiilen Kemal Kılıçdaroğlu ile Özgür Özel arasında bölünmüş durumda. Gönüller ayrıldı. Ekrem İmamoğlu hakkındaki davalar başlayıp bir de mahkemeden mutlak butlan kararı çıkarsa CHP parçalanabilir. Ekrem İmamoğlu kendine yeni bir parti kurmak için harekete geçebilir. Kendisine yeni bir yol çizebilir.

ÖZGÜR ÖZEL NE YAPACAK

Bu durumda Özgür Özel ne yapacak?

İmamoğlu ile birlikte yeni ufuklara yol alacak mı, yoksa CHP’de mi kalacak?

CHP’den ayrılan kaybeder. Örnek Muharrem İnce. Özgür Özel’in CHP dışında bir arayışa gireceğine ihtimal vermiyorum. Ama o zaman Ekrem İmamoğlu ile yolları ayrılmış olacak.

Aziz Nesin gibi diyelim: ‘Du bakali ne olacak?’

SELVİ HANIM’A YAPILAN AYIPTIR, GÜNAHTIR

Fatih Altaylı, sonunda Selvi Kılıçdaroğlu’na da dil uzattı. Cezaevinde olmasa daha ağır bir şeyler söylerdim ama şimdilik sadece birkaç hatırlatmada bulunmakla yetineyim. Fatih Altaylı’nın kadın düşmanlığı konusunda kirli bir sicili vardır. 28 Şubat’ta türbanlılara “kevaşe” diyen, muhbirliğe soyunup “Yeni vatandaşlık görevim. Kendime yeni bir iş buldum. Bundan böyle kılık kıyafet kanununa aykırı olarak dolaşanları kolundan tuttuğum gibi karakola götüreceğim. Evlerini polise göstereceğim” diye yazılar yazan birisidir.

AİLEYE DİL UZATTI

Fatih Altaylı, CHP içindeki kavgaya Kemal Kılıçdaroğlu’nun eşini de bulaştırdı. Kemal Kılıçdaroğlu’na zaten demediklerini bırakmadılar. Kimi ‘yüzüne tükürürüm’ dedi. Kimi elektrik direğine asmaktan söz etti. En edeplisi CHP’den ihraç edilmesini istedi. 13 yıl genel başkanlıklarını yapan Kemal Kılıçdaroğlu’na etmedikleri hakaret kalmadı. Kılıçdaroğlu’nu linç etmek yetmedi, eşine dil uzattılar. Kılıçdaroğlu ile Erdoğan yıllardır mücadele ettiler. Erdoğan, Kılıçdaroğlu hakkında onlarca hakaret davası açtı. Ama AK Partililerden bir gün olsun Selvi Hanım aleyhinde bir şey söylenmedi. Aileler, eşler, çocuklar her türlü siyasi tartışmanın dışında tutulmalıdır. Eleştirinin de bir ahlakı olur. Ayıptır. Günahtır. Selvi Hanım ağır bir tedavi görürken bu yapılanlar vicdana sığar mı?